"Mülakat mağduru" öğretmenlerin eylemleri 191. gününde devam ediyor... "Ekmeğinin peşinden koşanların asılsız ithamlara maruz bırakılması kabul edilemez"

HABER: Batuhan DÜKEL (ANKARA)- "Mülakat mağduru" öğretmen adayları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde açıklama yaptı. Öğretmen adaylarının sözcüsü Özkan Özdemir, "Bugüne kadar biz barışçıl eylemlerle yalnızca mükakat adaletsizliğini ve yaşadığımız mağduriyeti dile getirmeye çalıştık. Ne şiddet ne tehdit ne de iftira yolunu kullandık. Ancak biz polislerce sert müdahaleye uğradığımız gibi Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık. Gasp edilen emeğinin peşinden koşan ne biz ne de başka bir yurttaşın, böylesine asılsız ithamlara maruz bırakılması, hor görülmesi, aşağılanması kabul edilemez. Bu ithamlarla yalnızca biz değil, hukuk sistemi de zan altında bırakılmaktadır” dedi. "Mülakat değerlendirmelerinde mağduriyet yaşadıkları" gerekçesiyle Türkiye’nin birçok ilinden Ankara'ya gelerek adalet ve hak arayışını sürdüren öğretmen adaylarının, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önündeki nöbetleri 191'inci gününde sürüyor.  Öğretmen adaylarının bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nın giriş kapısında yapmak istedikleri oturma eylemine güvenlik güçleri izin vermedi. Bakanlığa yaklaşık 50 metre mesafede oturma eylemini başlatan öğretmen adaylarının sözcülüğünü yapan Özkan Özdemir, şu açıklamayı yaptı: "Mücadelemizin 191. gününü geride bırakırken, mülakatla gasp edilen emeğimize sahip çıktığımız bu yolda çeşitli ithamlara ve yaftalamalara maruz kaldık. Ancak biz, bu itham ve yaftalamaların boşa olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu toprakların çocuklarına ışık olabilmek için emekle kendisini var eden biz öğretmenler, sefil ama konforlu bir hayatı, onların gözünde makbul olan uysal ve itaatkâr yurttaş olmayı reddettik. Karalamalara, fiziksel şiddete, çirkin iftira ve ithamlara, bel altı vuruşlarına rağmen hakkımıza ve onurumuza sahip çıkmaktan vazgeçmedik. Liyakatsiz bir uygulama olan mülakatla emeğimizin çalınmasına, onurumuzun ayaklar altına alınmasına göz yummadık, bunu gururumuza yediremedik. "Dayanaksız bir şekilde terör etiketiyle damgalandık" 191 gündür emeğimize ve onurumuza sahip çıkmak için mümkün her platformda yaşadığımız mağduriyeti anlattık, adalet talep ettik. Ancak emeğimizin ve onurumuzun peşinden gittiğimiz için önce Sayın Yusuf Tekin tarafından tehditlerle susturulmaya çalışıldık, geldiğimiz nokta da ise dayanaksız bir şekilde terör etiketiyle damgalandık. "Emeğimizin gasp edilmesiyle birlikte şeref ve onurumuz da ayaklar altına alınmıştır" Başından beri biz bu gasbın tek başına bir emek gasbı olmadığını ifade ettik. Çünkü haksızca ekmeğimizden edilmiş; anne babamızın, eşimizin, çocuğumuzun karşısında başımız eğilmiştir. Emeğimizin gasp edilmesiyle birlikte şeref ve onurumuz da ayaklar altına alınmıştır. Bizler, haksızlığa uğramış olmanın verdiği acı ve incinmişlikle yaşamayı ne onurumuza ne de gururumuza yedirebildik. İşte bu nedenle bu mücadeleyi sadece bir ekmek kavgası olarak görmedik; ayaklar altına alınan onurumuzun ve itibarımızın da geri alınma mücadelesi olarak okuduk. Üzerimizden tehdit, hakaret ve illegal yakıştırmalarla kriminalize edilmeye çalışan bu mücadeleyi, aynı zamanda bizim onur ve şeref mücadelemiz olarak özümsedik ve bu bilinçle hareket ettik. "Biz kendimizi yalnızca emeğiyle var ettik" Bu toprakların öğretmenleri, öğretime aç evlatları olarak, biz kendimizi yalnızca emeğiyle var ettik. Bu vatanın çocuklarına aydınlık bir gelecek bırakmak için yıllarca okul sıralarında, masa başlarında dirsek çürüttük. Ne başkasının emeğine ve ekmeğine göz diktik ne hakkımızdan taviz verdik, ne de emeğimize sahip çıkarken bel altı vuruşlar yaptık. Ancak Sayın Yusuf Tekin, ekmeğimize göz dikmekle kalmadı, oturduğu koltuğun ağırlığını unutup çirkin itham ve illegal yakıştırmalarla bizi karalayarak, ekmek ve onur mücadelemizi kriminalize etmeye çalışmıştır. "Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık" Bugüne kadar biz barışçıl eylemlerle yalnızca mükakat adaletsizliğini ve yaşadığımız mağduriyeti dile getirmeye çalıştık. Ne şiddet ne tehdit ne de iftira yolunu kullandık. Ancak biz polislerce sert müdahaleye uğradığımız gibi Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık. Gasp edilen emeğinin peşinden koşan ne biz ne de başka bir yurttaşın, böylesine asılsız ithamlara maruz bırakılması, hor görülmesi, aşağılanması kabul edilemez. Bu ithamlarla yalnızca biz değil, hukuk sistemi de zan altında bırakılmaktadır. "Ne boyun eğeriz ne de sessiz kalırız" Bu noktada biz, Sayın Bakan tarafından sarf edilen asılsız itham ve illegal etiketler karşısında ne boyun eğeriz ne de sessiz kalırız. Hukuki haklarımızı sonuna kadar savunmaktan geri durmayacağız. Yasal süreçleri başlatıp sonuna kadar takipçisi olacağız. Bunu buradan tüm kamuoyuna bildiriyoruz." "Biz yaşantımıza devam edemiyoruz" Özdemir, haklarını alana kadar Milli Eğitim Bakanlığı önünden ayrılmayacaklarını da belirtti.  ANKA Haber Ajansı'na konuşan mülakat mağduru öğretmen adayı Tamer Ağbal, "Biz yaşantımıza devam edemiyoruz. Önümüzü göremiyoruz çünkü biz alanında derece yapmış öğretmen

May 13, 2025 - 16:29
 0  384

HABER: Batuhan DÜKEL

(ANKARA)- "Mülakat mağduru" öğretmen adayları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önünde açıklama yaptı. Öğretmen adaylarının sözcüsü Özkan Özdemir, "Bugüne kadar biz barışçıl eylemlerle yalnızca mükakat adaletsizliğini ve yaşadığımız mağduriyeti dile getirmeye çalıştık. Ne şiddet ne tehdit ne de iftira yolunu kullandık. Ancak biz polislerce sert müdahaleye uğradığımız gibi Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık. Gasp edilen emeğinin peşinden koşan ne biz ne de başka bir yurttaşın, böylesine asılsız ithamlara maruz bırakılması, hor görülmesi, aşağılanması kabul edilemez. Bu ithamlarla yalnızca biz değil, hukuk sistemi de zan altında bırakılmaktadır” dedi.

"Mülakat değerlendirmelerinde mağduriyet yaşadıkları" gerekçesiyle Türkiye’nin birçok ilinden Ankara'ya gelerek adalet ve hak arayışını sürdüren öğretmen adaylarının, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önündeki nöbetleri 191'inci gününde sürüyor. 

Öğretmen adaylarının bugün Milli Eğitim Bakanlığı'nın giriş kapısında yapmak istedikleri oturma eylemine güvenlik güçleri izin vermedi. Bakanlığa yaklaşık 50 metre mesafede oturma eylemini başlatan öğretmen adaylarının sözcülüğünü yapan Özkan Özdemir, şu açıklamayı yaptı:

"Mücadelemizin 191. gününü geride bırakırken, mülakatla gasp edilen emeğimize sahip çıktığımız bu yolda çeşitli ithamlara ve yaftalamalara maruz kaldık. Ancak biz, bu itham ve yaftalamaların boşa olmadığını çok iyi biliyoruz. Çünkü bu toprakların çocuklarına ışık olabilmek için emekle kendisini var eden biz öğretmenler, sefil ama konforlu bir hayatı, onların gözünde makbul olan uysal ve itaatkâr yurttaş olmayı reddettik. Karalamalara, fiziksel şiddete, çirkin iftira ve ithamlara, bel altı vuruşlarına rağmen hakkımıza ve onurumuza sahip çıkmaktan vazgeçmedik. Liyakatsiz bir uygulama olan mülakatla emeğimizin çalınmasına, onurumuzun ayaklar altına alınmasına göz yummadık, bunu gururumuza yediremedik.

"Dayanaksız bir şekilde terör etiketiyle damgalandık"

191 gündür emeğimize ve onurumuza sahip çıkmak için mümkün her platformda yaşadığımız mağduriyeti anlattık, adalet talep ettik. Ancak emeğimizin ve onurumuzun peşinden gittiğimiz için önce Sayın Yusuf Tekin tarafından tehditlerle susturulmaya çalışıldık, geldiğimiz nokta da ise dayanaksız bir şekilde terör etiketiyle damgalandık.

"Emeğimizin gasp edilmesiyle birlikte şeref ve onurumuz da ayaklar altına alınmıştır"

Başından beri biz bu gasbın tek başına bir emek gasbı olmadığını ifade ettik. Çünkü haksızca ekmeğimizden edilmiş; anne babamızın, eşimizin, çocuğumuzun karşısında başımız eğilmiştir. Emeğimizin gasp edilmesiyle birlikte şeref ve onurumuz da ayaklar altına alınmıştır. Bizler, haksızlığa uğramış olmanın verdiği acı ve incinmişlikle yaşamayı ne onurumuza ne de gururumuza yedirebildik. İşte bu nedenle bu mücadeleyi sadece bir ekmek kavgası olarak görmedik; ayaklar altına alınan onurumuzun ve itibarımızın da geri alınma mücadelesi olarak okuduk. Üzerimizden tehdit, hakaret ve illegal yakıştırmalarla kriminalize edilmeye çalışan bu mücadeleyi, aynı zamanda bizim onur ve şeref mücadelemiz olarak özümsedik ve bu bilinçle hareket ettik.

"Biz kendimizi yalnızca emeğiyle var ettik"

Bu toprakların öğretmenleri, öğretime aç evlatları olarak, biz kendimizi yalnızca emeğiyle var ettik. Bu vatanın çocuklarına aydınlık bir gelecek bırakmak için yıllarca okul sıralarında, masa başlarında dirsek çürüttük. Ne başkasının emeğine ve ekmeğine göz diktik ne hakkımızdan taviz verdik, ne de emeğimize sahip çıkarken bel altı vuruşlar yaptık. Ancak Sayın Yusuf Tekin, ekmeğimize göz dikmekle kalmadı, oturduğu koltuğun ağırlığını unutup çirkin itham ve illegal yakıştırmalarla bizi karalayarak, ekmek ve onur mücadelemizi kriminalize etmeye çalışmıştır.

"Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık"

Bugüne kadar biz barışçıl eylemlerle yalnızca mükakat adaletsizliğini ve yaşadığımız mağduriyeti dile getirmeye çalıştık. Ne şiddet ne tehdit ne de iftira yolunu kullandık. Ancak biz polislerce sert müdahaleye uğradığımız gibi Sayın Bakan tarafından tehdit, itham ve iftiralara da maruz bırakıldık. Gasp edilen emeğinin peşinden koşan ne biz ne de başka bir yurttaşın, böylesine asılsız ithamlara maruz bırakılması, hor görülmesi, aşağılanması kabul edilemez. Bu ithamlarla yalnızca biz değil, hukuk sistemi de zan altında bırakılmaktadır.

"Ne boyun eğeriz ne de sessiz kalırız"

Bu noktada biz, Sayın Bakan tarafından sarf edilen asılsız itham ve illegal etiketler karşısında ne boyun eğeriz ne de sessiz kalırız. Hukuki haklarımızı sonuna kadar savunmaktan geri durmayacağız. Yasal süreçleri başlatıp sonuna kadar takipçisi olacağız. Bunu buradan tüm kamuoyuna bildiriyoruz."

"Biz yaşantımıza devam edemiyoruz"

Özdemir, haklarını alana kadar Milli Eğitim Bakanlığı önünden ayrılmayacaklarını da belirtti. 

ANKA Haber Ajansı'na konuşan mülakat mağduru öğretmen adayı Tamer Ağbal, "Biz yaşantımıza devam edemiyoruz. Önümüzü göremiyoruz çünkü biz alanında derece yapmış öğretmenler olarak çeşitli planlar yapmıştık. Yusuf Tekin'in adaletsiz mülakatı gelip de haklarımızı aldığı için önümüzü göremiyoruz. Yaşam hakkımızı, mesleğimizi, yıllarca üstüne koyarak biriktirdiğimiz bizim bilgi birikimimizi elimizden aldı" dedi. 

"Bu eylemi hakkımızı alana kadar devam ettireceğiz"

Bir başka mülakat mağduru öğretmen adayı Semih Kıraç da "Bu eylemi hakkımızı alana kadar devam ettireceğiz. Hayatımızın dönüm noktası atanmak. Bu da bizim elimizden alındığı için bittik. Fiziken de ruhen de bitik haldeyiz" ifadelerini kullandı.

"Kendimi kimsesiz hissediyorum"

Bakan Tekin'in kendilerini muhatap almadığını öne süren mülakat mağduru öğretmenlerden Remziye Şen ise "Öfkeliyim. Ben bu ülkenin yurttaşıyım, haklarımı alamıyorum ve muhatap alınmıyorum. Kendimi kimsesiz hissediyorum. Yargıda hiçbir şekilde lehimize sonuç çıkmıyor. Hakkımız gasp edildi. Haksızlığa uğradık ve uğradığımız haksızlığı devletin herhangi bir merci kabul etmiyor. Aylardır bakanlık önündeyiz. Bakan bizi muhatap almadığı gibi bu sorunun çözümüne ilişkin herhangi bir şey de sunmuyor" dedi.

"Ya hakkımızı verin ya da tutuklayın"

Bakan Tekin'in, Özkan Özdemir hakkında sarf ettiği sözlere tepki gösteren mülakat mağduru öğretmenlerden Sevgi Süle de "Milli Eğitim Bakanlığı'na güvenemeyeceksek, bu ülkenin milletvekillerine güvenemeyeceksek, bu ülkenin yargısına güvenemeyeceksek ne kaldı ki geriye? En son Bakanın bize 'terörist' demesi, 'bunlar ahlaksız, onursuz' gibi ithamlarda bulunması... Bu sadece Özkan Hoca'ya söylenmedi. Bizler de buradayız, bizler de mağdur olduk. Bu sözler bize de söyleniyor. Madem biz teröristiz gelip bizi tutuklayın. Ya hakkımızı verin ya da tutuklayın" ifadelerini kullandı.